Aşka inanıyor musun diye bana soru sordu. Önce şaşırdım, ne cevap vereceğimi bilemedim. Çünkü beklemediğim anda gelen bir soruydu bu.

Sonra ise; Aklıma gelen bütün aşk kavramları ile ilgili cümleleri kurdum ama yetmezdi. Yetmedi de zaten. Karşımdaki insan bana aşkın cevabını çok iyi vermişti. O gün işte anladım. Aşk yaşamak değildi. Aşk hissettirmeden sevmekti galiba. Tam bilemiyorum bu sorunun cevabını çünkü bir aşk yaşamadım ben. Aslında benim aşkım burasıydı. Bişkek’in doğasıydı. Ünlü yazarları, ünlü şairleriydi. Elime ne zaman Alıkul Osmonov’un şiirlerini alsam, kendimden geçiyorum. Ah! Bir de Rus yazar Puşkin var. Onun şiirlerini okuduğumda ise; Aşkı hissedebiliyorum.

Şimdi merak ediyorsunuz karşımdaki insanın Aşkla ilgili söylediği kelimeleri. Kim merak etmez ki! Bende çok merak ettim ama yanıtını öğrendim. Şimdi size aşkı tanımlayacak olan o güzel insanın sözlerini aktarıyorum. AŞK; Kalbin her saniye, her dakika onun için çarpması, onu her gün düşünmek, dinlediğin her şarkıda onu düşlemek, adının geçtiği kitapları ezberlercesine okumak, kalbinize her dokunduğunuzda acı hissetmek, istemsizce ağlamak, onu özlemek, kaleminizi elinize alıp ona şuan bir şeyler yazmak, rüyanızdan hiç çıkmaması, onun güzel kokusuyla nefes alıp vermek, göz göze geldiğinizde ondan korkmak ama içinizden binlerce kez seni seviyorum diyebilmek, sarılmaktan nefret etmenize rağmen sadece onun omzunda yatıp gülmek. Aşk budur; onu yok etmekte, var etmekte sizin elinizdedir.

© Kübra ERBAYRAKÇI